Silikozis, aşırı miktarda silika tozu inhalasyonuna bağlı olarak gelişen bir akciğer rahatsızlığıdır. İlerleyici bir durum olan bu rahatsızlıkta genellikle öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetler ortaya çıkar. Pnömokonyoz olarak tanımlanan bir grup hastalık içerisinde bulunan silikozis rahatsızlığı iş ortamında bulunan çevresel faktörlerden kaynaklanır. Çeşitli toz partiküllerinin soluk alıp verme sırasında akciğerlere ulaşması bu organın dokusunda hasara yol açarak rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden olur. Silikozis dünya üzerinde en sık karşılaşılan pnömokonyoz türüdür.
Silikozis Nedir?
Silikozis, kristalize formdaki silikon dioksit tozlarının soluk alıp verme sırasında akciğerlere çekilmesi ile meydana gelen bir pnömokonyoz rahatsızlığıdır. Silika tozları kum, taş ve kuartz gibi minerallerin içerisinde yer alır. Bu tozların uzun süreli inhalasyonu sonrasında silika akciğer ve solunum yollarında birikmeye başlar. Birikim sonrasında ise dokularda hasar meydana gelerek kişinin nefes alıp vermesi olumsuz yönde etkilenebilir.
Genel olarak silikozis 3 tipte incelenen bir rahatsızlıktır. Akut (ani başlangıçlı) silikozis birkaç hafta ile 2 yıl arasında yüksek miktarda silika maruziyeti sonrası oluşan silikozis türüdür. Kronik (uzun süreli) silikozis rahatsızlığında ise düşük miktarda silika tozuna geniş bir zaman aralığında maruziyet söz konusudur. Bu silikozis türünde oluşabilecek şikayetlerin meydana gelmesi yılları bulabilir. Kronik silikozis, en sık görülen silikozis türüdür. Başlangıçta hafif olan şikayetler zaman içerisinde giderek kötüleşebileceği için dikkatli olunmalıdır. Akselere (hızlı) silikozis durumunda ise aşırı yoğun silika tozu maruziyeti sonrası 5-10 yıl içerisinde hastalık tablosu gelişebilir. Bu silikozis türünde şikayetlerin kötüleşmesi oldukça hızlı şekilde olur.
Silikozis Belirtileri Nelerdir?
Silikozis rahatsızlığı gelişen bireylerde bu hastalığın ilk evrelerinde oluşabilecek belirtiler genel olarak şu şekildedir:
-Kuru öksürük
-Göğüs ağrısı
-Hırıltı
-Efor isteyen bir aktivite sırasında oluşan anormal nefes darlığı
Bazı bireylerde ise hastalığın erken evrelerinde hiçbir belirti oluşmayabileceğinin unutulmaması gerekir. Genel olarak silika tozu maruziyeti sonrası silikozis hastalığı tablosunun tam olarak oturması 10-20 yıl gibi bir zaman zarfı sonrasında (kronik silikozis) meydana gelir. Bazı olgularda ise hastalık tablosu daha kısa bir süre içerisinde ortaya çıkabilir. Akseleresilikozis olarak adlandırılan durumda ise yüksek düzeyde silika tozu maruziyeti ile hastalığın belirtileri 5-10 yıl gibi bir süre içerisinde meydana gelebilir. Daha yüksek miktarda silika tozu maruziyetinin söz konusu olduğu bazı vakalarda akut silikozis olarak isimlendirilen hastalık tablosu görülebilir. Bu durumda belirtiler haftalar ve aylar gibi kısa bir zaman zarfı içerisinde oluşur ve meydana gelen şikayetler de hastalığın diğer formlarına göre daha ağır seyirlidir.
İlerlemiş olgularda öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetler oldukça ciddi boyutlara varabileceği gibi aynı zamanda aşırı halsizlik ve kol veya bacak ödemi gibi diğer belirtiler de hastalık tablosuna eklenebilir. Bazı ileri evre olgularda ise kalpten akciğere giden damarlardaki basınç artışına bağlı olarak pulmoner hipertansiyon adı verilen bir durum gelişebilir. Pulmoner hipertansiyon zaman içerisinde kalbin sağ yapılarının kanı yeterince pompalayamaması ile sonuçlanır. Sağ kalp yetmezliği olarak isimlendirilen bu durum vücudun yeterince oksijen alamaması ve karbondioksiti yeterli miktarda vücutta uzaklaştıramaması nedeniyle hayatı tehdit eden solunun yetmezliği ile sonuçlanabilir.
Silikozis vakalarında belirtilerin oluşmasının onlarca yıllık bir süre sonunda meydana gelmesinin nedeni bu tozun akciğerlerde direkt olarak hasara neden olmamasından kaynaklanır. Diğer kimyasal inhalasyon vakalarında şikayetler maruziyet sonrası meydana gelirken silika tozunun akciğerlerde birikmesi ve belirtilerin oluşması bağışıklık sisteminin aşırı uyarılmasına bağlıdır. Akciğer dokusunda bu toz ile mücadele eden bağışıklık hücrelerinin asıl amacı tozu akciğerlerden uzaklaştırmaktır. Bu amacın tam olarak yerine getirilememesi ise aşırı düzeyde bir iltihaplanma ile sonuçlanır. Uzun süreli olarak aktif kalan bazı bağışıklık sistemi elemanları akciğerlerde hasarlanmaya neden olur. Sonuç olarak ise akciğer dokusunda yara gelişimi gözlenir. Bu süreç silikozis nedeniyle oluşan belirtilerin maruziyet sonrasında da devam etmesini açıklar niteliktedir. Maruziyet kesilmesine rağmen bağışıklık sistemi aktivasyonunun devam etmesi akciğer dokusundaki hasarın daha ileri boyutlara varmasına neden olabilir.
Silikozis temel olarak silika tozu maruziyeti sonrasında meydana gelen bir rahatsızlıktır. Akut, kronik veya akselere formda oluşabilen bu hastalıkta hastalığın alt türü maruziyetin derecesi ve süresi ile ilişkilidir. Soluk alıp verme sırasında akciğerlere çekilen silika tozu hava yollarına yerleşir. Tozun yerleştiği bölgelerde ise zaman içerisinde hasarlanma oluşur ve meydana gelen yara dokusu kişinin daha zorlu şekilde nefes alıp vermesi ile sonuçlanır.
Silika tozu maruziyetinin en yüksek olduğu meslek grupları genel olarak şu şekilde özetlenebilir:
-Maden ocağı çalışanları
-Taş ocağı çalışanları
-Çelik endüstrisinde çalışanlar
-İnşaat işçileri
-Cam üretim tesislerinde çalışanlar
-Yol bakım işçileri
-Duvar yapım ustaları
-Çatı kaplama çalışanları
-Tünel yapım işçileri
Bu meslek gruplarında yer alan kişiler silikozis hastalığı gelişimine dair risk altındadır. Bu nedenle bu tarz mesleği olan bireylerin doğru ekipmanlar ile kendilerini korumaları oldukça önem arz eder.
Silikozis Nasıl Anlaşılır?
Silikozis belirtileri olan bireylerin en kısa sürede sağlık kuruluşlarına başvurması önerilir. Hekimler tarafından hastaların ilk değerlendirmesinde silikozis hastalığının ortaya çıkarılabilmesi için öncelikle kişinin riskli meslek gruplarında çalışıp çalışmadığı değerlendirilir. Silikozis şüphesi bulunan olgularda daha sonraki aşamada çeşitli tetkiklerle akciğer dokusunda herhangi bir hasar oluşup oluşmadığı değerlendirilir. Akciğer filmi bu kapsamda başvurulabilecek ilk sıradaki tetkiktir. Silikozis olgularının akciğer filmlerinde silika tozları küçük, beyaz lekelenmeler şeklinde tespit edilebilir.
Silikozisten şüphelenilen olgularda bronkoskopi incelemeleri de oldukça faydalıdır. Küçük ve esnek bir tüpün soluk borusundan ilerletilmesi ve tüpün üzerindeki kamera vasıtası ile solunum sistemi yapılarının gözlenmesine imkan tanıyan bu tetkikte akciğer dokusunda meydana gelen hasar ve sıvı birikimi gibi hastalığa dair değişikliklerin meydana gelip gelmediği değerlendirilebilir.
Silikozis, herhangi bir spesifik ilaç ya da tedavi yöntemi ile ortadan kaldırılabilen bir rahatsızlık değildir. Silikozis tanısı alan bireylerde tedavi planlamasının asıl amacı meydana gelen şikayetlerin kontrol altına alınmasıdır. Öksürük ilaçları ve antibiyotikler bu kişilerdeki kuru öksürük ve zatürre gibi akciğer enfeksiyonu rahatsızlıklarına yatkınlığın kontrol altına alınmasında etkili olabilir. Çeşitli inhaler ilaçların kullanılması ile bu olgulardaki daralan hava yollarının genişletilmesi sağlanabilir. Bazı ileri evre olgularda ise kişilere maske ile oksijen desteği verilebilir. Silikozis tanısı alan kişilerin tütün kullanımı gibi akciğerlere zarar verebilecek kötü alışkanlıklarını bırakması oldukça önemlidir.
Silikozis, çeşitli meslek gruplarında meydana gelebilen ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi ile önlenebilen oldukça ağır seyirli bir akciğer rahatsızlığıdır. Gerekli ekipmanların sağlanması ile bu rahatsızlığa yakalanma riskinin en aza indirilebileceği konusunda bilinçli olunması oldukça önemlidir. Aynı zamanda çalışma ortamında düzenli olarak analiz yapılması ile iş ortamındaki silika tozu düzeyi tespit edilebilir. İlerleyici bir rahatsızlık olan silikozise dair belirti ve bulguları kendinizde veya çevrenizde gözlemlemeniz halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak uzman hekimlerden destek almanız önerilir.
- Silikozis Meslek Hastalığına yönelik bilgiler, MEDİCAL park web sayfasından alıntılanmıştır.
Sevgili Okurlar;
Silikozis bir meslek hastalığı ve burada en etkin malzeme silis ve silisli tozlar. Konuya ilşkin 2008 yılında yayımlanan Sağlık Bakanlığı genelgesi de bulunuyor.
Öte yandan; özelikle kuvars kompoze malzemeler, porselen ve seramiklere ilşkin olarak ilk önce Avustralya’dan bir yasaklama duyuruldu.
AA. Ajansının haberine göre;
Avustralya, üretim tesislerinde silika maddesine maruz kalan işçilerde artan silikozis vakaları nedeniyle suni mermer üretimini yasaklayan ilk ülke oldu. ABC News’un haberine göre, silika tozlarının solunmasıyla akciğerlerde kalıcı ve ilerleyebilen hasara yol açan silikozis adındaki meslek hastalığını önlemeyi hedefleyen yasa 1 Temmuz 2024’te yürürlüğe girecek.
İthalatı da durdurulacak
Ülkedeki ticaret odaları, sağlık kurumları ve mesleki hastalıklara bakan hukuk firmaları yasayı desteklerken uluslararası taş üreticilerinden Caesarstone kararın iş yerindeki silikozis riskini azaltmadığını savundu. Buna karşın, yasama süreci öncesinde Avustralya İş Sağlığı ve Güvenliği Kurumu’nun farklı silika türlerinin risk düzeylerinin incelendiği araştırmada, en yüksek silikozis vakasının suni mermer sanayinde görüldüğü, bu alandaki işçilerde hastalığın seyrinin daha hızlı ve ölüm riskinin daha yüksek olduğu belirlenmişti. Araştırmada ayrıca güvenli bir silika türü bulunmadığı ve tüm suni mermerlerin yasaklanması gerektiği sonucuna varılmıştı. Avustralya’da üretimi yasaklanan suni mermerin, gelecekteki yasal düzenlemelerle ithalatının da durdurulması planlanıyor.
Konu çok önemli: madencilik işletme ve işleme tesislerinde oluşabilecek meslek hastalıkları nedeniyle, Avustralya ile başlayan bu yasaklamanın dünya ülkeleri arasında hızla yaygınlaşması bekleniyor. Bu konu bizim doğaltaş sektörümüz için de önem arz ediyor. Elbette carbonat içerikli malzemelerde herhangi bir sıkıntı yok, ancak seramik ve kuvars kompoze ürün üreten firmaların önlem alınması gerekecektir düşüncesindeyiz.
Ayrıca bu yıl; İzmir Marble Fuar’ı içinde bu tür malzeme üreten firmaların katılımı durdurularak, tamamen doğal taş ürünlerinin sergilemesi yapılacaktır.