Heykeli; zamanın ve mekânın “ben” üstünden sesi soluğu olarak düşünüyorum. Zaman, dördüncü boyut; bilim adamlarının ve sanatçıların yakalamaya ve hatta ispatlamaya çalıştıkları bir şey.
El yüreği, yürek gözü, göz aklı etkiler. Ve de tersi; akıl gözü, göz yüreği, yürek eli… Bu etkileşim sürer gider. O yüzden de hiçbir teknoloji harikası makine sanat yapamaz. Araba yapabilir, televizyon yapabilir, bilgisayar yapabilir, robot yapabilir, hatta taş yontabilir ama sanat yapamaz. Bütün bu harika makineler ancak insan elinin emrinde, o elin uzantısı, fişe takılmış hali olduğundan sanat olur.
Ünlü heykeltraş Mehmet Aksoy’un güneşi 3 yıl gözlemledikten sonra yaptığı Kurtuluş Yolu Anıtı, yılda sadece bir gün güneşin izdüşümlerini doğru olarak yere yansıtıyor. Her yıl 26 Ağustos tarihinde saatler, 12.30’u gösterdiği sırada sanatçının yaptığı heykelin gölgesi, Atatürk görüntüsü alıyor. Büyük Taarruzun başladığı tarih ve saatte heykelin gölgesinde beliren silueti görmek için vatandaşlar, heykelin bulunduğu İzmir’in Selçuk ilçesini ziyaret ediyor.
İzmir Selçuk Tren istasyon (Cumhuriyet) meydanında heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılan “Kurtuluş Yolu Anıtı” her yıl 26 Ağustos’ta güneşle buluştuğu anda Atatürk siluetine dönüşüyor. Mehmet Aksoy, dünyada eşine az rastlanan bu heykeli yapmak için tam 3 yıl gözlem yaptı. Gözlemlerinin ardından, güneşin izdüşümlerini hesapladı. Ve saatler 12.30’u gösterdiğinde, Atatürk güneşle bir kez daha dünyaya geldi. Aksoy’un 26 Ağustos’u tercih etmesinin nedeni de, Büyük Taarruzun başladığı tarihe denk gelmesi.
Heykeltıraş Mehmet Aksoy; “Burada Kurtuluş savaşlarının ayak izlerini takiben bir tarih kanalına giriyorsunuz. Bu tarih kanalında Kurtuluş Savaşlarının başlangıcından sonuna kadar olan o ruhu izliyorsunuz. Orada emekleyen bir çocuğun başkaldırışı gibi bir savaş bu. Oradaki durumları açıklayan birçok rölyefler var. Bunlar sanki kaya içine oyulmuş rölyefler gibi varlık ve yokluk arasındaki konuyu anlatıyor. En sonunda da bir ananın çocuğunu askere göndermesi meselesi var. Aslında burada Atatürk’ü hiçbir yerde göremiyorsunuz. Bu anıt aynı zamanda bütünü yerden çıkan bağımsızlık için yukarıya fırlayan bayrak gibi görünüyor. Ayrıca Nazım Hikmet’in Kuva-i Milliye Destanı bayrağın arka yüzünde yer almaktadır. Ön kısımda bulunan platform’da ise 26 Ağustos saat 12:30’da Atatürk’ün gölgesi düşer. Yani her gün saat 12:30’da Atatürk’ün gölgesi görünür ama 26 Ağustos günü aynı saatte daha net görebilirsiniz. Her yıl aynı tarih ve saatte bunu görmek mümkün. Bununla 26 Ağustos yani Büyük Taarruz Gününü vurgulamaya çalıştık. Burada Atatürk’ün Cumhuriyete damgasını bastığını anlatmaya çalışıyoruz. Bu anıt Atatürk saati gibi de görülebilir, yani dünya yerinde durduğu sürece bu gölge buraya düşecektir ve Atatürk’ün Cumhuriyeti böylece yaşayacaktır diye düşünüyorum” diyor.